Süleyman Çelebi / Çeşni |
|
|
|
 |
|
|
|
|
|
|
Yazarın Diğer Yazıları |
|
Ramazan Ayı |
|
|
Yandık Ya Allah |
|
|
Zayıflayan Değerlerimizden Cömertlik |
|
|
Her Şeye Karşı Vefa Borcu |
|
|
İkna Edilmiş Irgatlar |
|
|
MİLLET DARBEYLE SAVAŞI ÖĞRENDİ |
|
|
Doyumsuzlaşan insanlık |
|
|
Suriye anıları |
|
|
Mahrumiyetini çektiğimiz dostluk |
|
|
Hayat bir aksi sedadır |
|
|
Emekli oldun, artık öl... |
|
|
24 saatte kaç şükür gerek? |
|
|
Teknoloji tüm mahremiyetleri deşifre etti |
|
|
2021’den beklentilerimiz |
|
|
İman ve ikna |
|
|
Allah’ın rızası |
|
|
Yok olmamak için direniyoruz |
|
|
İnsansız dünya ve Kapitalizm |
|
|
Huzur vadeden ideolojileri çökerttik |
|
|
Öğretmenler sistemi kilitledi |
|
|
Akıl tutulması mı, akıl kilitlenmesi mi? |
|
|
Camilerden mahrumiyeti hissetmek |
|
|
Allah’ı dost edinmek |
|
|
Merhamet teşkilatı ve hayri STK’lar |
|
|
İmam Hatipler niçin var? |
|
|
Acaba dinimiz mi bizi mağdur ediyor? |
|
|
Katledilen Camilerimiz |
|
|
Covid-19’un bize verdiği ağır cezalar |
|
|
Sorumluluklarımız ve oturulan koltuklar |
|
|
Ben öğretmen olsaydım |
|
|
Kritik sorular! |
|
|
Balkan gezisinden değerlendirmeler |
|
|
Balkan gezisinden değerlendirmeler |
|
|
Bir güzel yorulan kuşak |
|
|
Yoklukla ve varlıkla sınavımız |
|
|
Dumura uğrayan değerlerimiz ve Kurban |
|
|
Doğada, doğal yaşamak |
|
|
Ve Ayasofya’yı açtık |
|
|
Vefa ve nankörlük |
|
|
Ahlakı olmayanın dini olur mu? |
|
|
Necip Fazıl’dan nasihatler |
|
|
Ayasofya ve cuma namazları |
|
|
Dünyayı akıllı hale getiren insan! |
|
|
Makam ve Mevkilere sığınmak |
|
|
Unutursan hatırlatırlar |
|
|
Elini taşın altına sokmak |
|
|
Dürüstlük kimden başlamalı? |
|
|
Ahlaksızlıklar ahlak yerine geçince |
|
|
Bir nefese bin şükür |
|
|
Hayatı anlamak |
|
|
Beterin beteri var |
|
|
Allah ıslah etsin hastaları |
|
|
Ya Rabbi Şükür |
|
|
Dünyanın tek gündemi Koronavirüs |
|
|
COVİD -19 / CORONAVİRÜS |
|
|
Ey Ahali Diye Bağırası Geliyor İnsanın |
|
|
OSMANLI TOKATI ve TÜRKLER |
|
|
MANEVİYAT TRENDİMİZ VE ÜÇ AYLAR |
|
|
YOĞUNLUKTAN BİRŞEY GÖREMİYORUZ |
|
|
30 AK PARTİLİYLE HASBİHAL |
|
|
HOYRATÇA KENDİMİZİ TÜKETİYORUZ |
|
|
DOLMUŞA BİNMEK |
|
|
İNANÇSIZLIK TAKINTISI |
|
|
26 İLME YÖNELME |
|
|
26.Bizde Arap Kaymakam, Libya’da Türk Başbakan; Sadullah Koloğlu |
|
|
24. YENİ YILIMIZ KUTLU OLSUN MU? |
|
|
ALLAH İÇİN YAPTIKLARIMIZA BİR BAKALIM |
|
|
ÜMİTLER BİTTİ Mİ YANİ? |
|
|
ERİTTİĞİMİZ DEĞERLERİMİZ |
|
|
20. İKNA ET, YÖNET, KULLAN |
|
|
SAÇMALIKLARLA MUTLU OLMAK |
|
|
MİLLİ AĞAÇLANDIRMA GÜNÜ |
|
|
DÜNYAYA GÜNDEM OLAN MİLLETİMİZ |
|
|
Makineleşen insan, robotik toplum |
|
|
BİNLERCE MAZERETİ KENARA KOYUP, YA ALLAH DEMEK |
|
|
ATEŞ BÖLGESİNDEYİZ |
|
|
DİN GÖREVLİLERİ VE CAMİLER HAFTASI |
|
|
OKULLARIMIZDA İMAM HATİP FARKI |
|
|
SUDAN PARA ALINIR MI? |
|
|
MERKEZ CAMİSİNDE İLGİNÇ BİR HATIRA |
|
|
UNUTKANLIK VE 17 AĞUSTOS |
|
|
TOPLUMUN DİNAMİKLERİ |
|
|
İNİSİYATİF ALABİLEN BÜROKRAT |
|
|
LİYAKAT VE KALİTE |
|
|
ÖNCE KENDİNDİMİZE BAKSAK |
|
|
NASIL ANLATSAM, KIVRANIYORUM |
|
|
TEKNOLOJİ VE DİRİLİŞ İMAM HATİP LİSESİ |
|
|
BİSMİLLAH İLE |
|
|
|
|
|
|
|
|
İnsanlar olarak hayatın kalitesine dair çeşitli ihtiyaçlara sahibiz. Bu ihtiyaçlar yöreye, geleneğe, inanca, ekonomik imkanlara göre değişkenlik gösterdiğine şahidiz. Aslında her insanın hayat kalitesinin ihtiyacı aynı olması gerekir. Ama imkanlara göre insan kendinde ihtiyaç belirler. Mesela karnını doyuramayan, üstünü örtüp ısınamayan insan, sağlığını, hayvanlarını, iş ortamını vs. bu esnada düşünmez. Önce karnını doyurmaya çalışır.
Aciliyet sıralaması kişiden kişiye değişen ihtiyaçlar karşılandıkça yeni beklenti ve ihtiyaçlar oluştururuz. Şöyle düşünelim. Yaşamak için öce nefese, yeme içmeye, giyinmeye, barınmaya, aileye, geçim kaynağına, arkadaş ve çevre imkanlarına muhtacız. Bunları asgari olarak karşılayan bizler, daha sonra bu ihtiyaçların bir üst seviyesini konuşmaya başlarız. Gecekonduda barınıyorsak, yeni bir ev, o da olduğunda, daha konforlu bir ev... şeklinde ihtiyacımız artar.
Yeme ihtiyacı için önce kuru ekmeğe razı olan insan, imkan buldukça, sulu yemek, etli yemekleri gündemine alır. Daha sonra marka mekanlarda yemeğe yönelir, daha sonra da israftan hoşlanmaya başlar.
Afra’daki bir insanın ihtiyacıyla İngiltere’deki bir insanın ihtiyaçları da farklıdır. Kısacası ihtiyaçları bizler oluşturuyoruz. Bazen gelirimiz arttıkça ihtiyaç ve harcamalarımız da artıp gitmekte, maaşımız yüksek de olsa yetişmemektedir.
Yirmi yıl önce bu ülkede orta ve üst yaşlarda olanlar bilir ki, çarşıdan çok zaruri ihtiyaçlar alınırdı. Evsel ürünlerle beslenirdik. Turistik geziler, uçak yolculuğu, özel doktor ve hastanelerde tedavi gibi ihtiyaçlar üst düzey yönetici ve iş adamlarının alanına girerdi. Diğer halk onların bu imkanlarını sadece konuşurdu.
Ama günümüzde toplumumuzda her sorunumuz neredeyse çözüldü. Artık daha lüks hizmetler bekliyor, hiçbir şeyi beğenmez, hiçbir şeyden mutlu olmayan bir zaman diliminde yaşıyoruz. Buldukça harcıyor, harcadıkça bulmak için canımızı tırnağımıza takıp koşturuyoruz. Çocuklarımıza yok kelimesini öğretmedik. Onlara her istediğini alarak, onların mutlu olacağını sanırken, onları ihmal ettiğimiz ilk anda düşman kesiliyorlar bize. Yani biz onların her talebini karşılayan bir makine olarak kendimizi tanıttık onlara bugüne kadar. Çocuğun bir istediğine karşı çıkmak, kötü ebeveyn olmamızı gerektiriyor sandık. Doyumsuz nesil ve bireyler aile gibi devletin de her istediğimizi yapma zorunluluğu olduğuna inanıyor. Kendisinin ayrıcalıklı bir insan olarak herkesin kendine hizmet etmesini beklemektedir.
Devletin sunduğu bunca nimet ve imkana karşı her şeyi eleştiriyor, bazen bu kadar yola, köprüye, araca, sağlık hizmetlerindeki lükse, hatta ‘uzaya çıkmaya ne gerek var’ diye itiraz eden insanlar var. Hızlı tren, ucuz uçak bileti ulaşım ve haberleşme gibi hizmetler bazıları için çok önemli, bazılarına göre israf sayılabilmektedir.
Halbuki insan kendi eliyle yaptığı, ürettiği ürünler ne kadar değerlidir. Her insan, kendi branşı ve mesleği ile ilgili üretmelidir. Başkalarının eksikleriyle, laf kalabalığıyla geçen bir hayat beyhude bir hayattır. Başkasının yapıp yapmadığından çok, bizim ne yapıp yapmadığımız daha önemlidir. Eleştiriyi bir hayat tarzı yapma yerine, haklı ve gerekli eleştirilere yönelmeliyiz.
Bunca gelişmişlikleri görmezden gelmek, çok kör bir bakıştır. Taraftarlık mantığıyla her şeyin eleştirilmesi hiç de akli değildir. Dünyadaki gelişmiş ve gelişememiş ülkeleri göz önüne alarak kıyaslamak çok önemlidir. Gelişmişliğe bizin ne tür katkılarımızın olduğunu görmek gerek. Çalışmadan, emek vermeden, her nimetin ayağımıza gelmesini beklemek bir aciziyet göstergesidir. İnanıyorum ki bu konuda toplumun büyük bir bölümü aynı kanaattedir. İnsan ve Müslüman olarak bismillah deyip, sorumluluklarımızı yeniden ele almak, hatalı davranışlardan arınmak, ayrıca birbirimizi motive de etmek gerekir.
|